21 Mart 2013 Perşembe

Sevgi...

Meraba moruk. Bugün dilimin döndüğünce sana sevgi ve aşk gibi kavramlardan bahsedeceğim. Yanlız öyle çiçek, böcek bilmem ney filan yapmayacağım. Çünkü o kadar toz pembe değil ne yazık ki.

 Ulan isan işte bu. Çeşitli duygular barındırıyor biyerlerinde. Bunlardan bi tanesi belki de en göreceli olan aşk ya da sevgidir. Aslında kanımca çok ayrı kavramlardır bu iki duygu. Sevgi karşılıksızdır gözümde ama aşk öyle değildir. Düşünsene sevgiline çok aşıksın ama karşıdaki artık eskisi kadar sevmiyor. Ne kadar devam edebilir ki aşk? Edemez. Çünkü aşk kavramı karşılıklıdır. Belki benim düşüncemin tam olarak karşısında görüş belirten insanlar olabilir. Ama burası benim mekanım. Bunlar da benim düşüncelerim.

 Her neyse...

  Sevgi çok daha kapsamlı olup, karşılıksızdır. Annenin çocuğuna duyduğu sevgi gibi bir şey. İlla kan bağının olmasına gerek yoktur. Karşı cinsten birisi öyle bir çıkar ki karşına... İşte ama bu duygu daha gaddardır. Aşk biter ama bu bitmez. Karşıda ki seni sevmediğini bile söylese onun dünya' da nefes alması bile mutlu eder insanı yer yer. Ama acısı da büyüktür. Bitmediğinden... Aslında anlatmak isteyeceğim en son düşüncelerimden birini anlatıyorum. Gizlidir genelde bende bu duygular.

 Hani hep filmlerde görürüz ya; Eski bir kütüphane ve yıllardır raftan çıkmamış bi kitap üzeri üflenen... İşte bu duygular da bende böyle oldu. yıllardır Gizlemek zorunda kaldığım duygularım da oldu. Çektiğim acı yüzünden kendimi öldürmek istediğim duygularımda ve duvarlar arasında bana hapis yaşatıp ömrümden ömür alan duygularımda. Ama hala dimdik insan rolündeyim. Bana biçilen rol buydu. Ağlayıp zırlamakla anlatamadığım gibi dik durduğumda da anlatamadım hayatımın akışını değiştirecek insanlara.

  Yanında saf mutluluğu hissettiğiniz insanlar oldu mu hiç ? Neyse...

  Bazen düşünüyorumda beynimin o tozlu raflarından hiç çıkmaması gereken şeyleri çıkartmak bana acıdan başka bişey vermeyecek... Kendinize iyi bakın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder