3 Aralık 2013 Salı

Paul Walker' ın Ölümü Senaryomu ?

Merhaba moruk .

2 Aralık 2013 Saat gece yarısı saatleri civarı Paul Walker öldü diyerekten yayılan yalan haber bütün dünya' da birkaç saat içerisinde yankılandı.
  
  Haber her ne kadar doğru gibi lanse edilmiş olsa da bu senaryonun açıkları olduğu ilk günden beri belliydi.
Nitekim Hızlı ve Öfkeli serisinin yapımcıları ve pazarlayıcıları bunu harika bir plan çerçevesinde bütün dünya da reklam amaçlı sunmuş olabilir. 2 Gün sonra bu insanlar '' Paul Walker'in ölümü senaryo olabilir derlerse şaşırmayın. Yapımcıları böylelikle insanları kararsızlığa düşürmüş olacak ve insanların kulaklarını uzun bir süre meşgul edecek. Böylelikle insanların akıllarındaki soru işaretlerinin silinmesi için gişelere yönelmesi istenmiş olabilir. 

 Eğere böyle bir oyun varsa filmin senaryosu üzerinde tahminlerde bulunmak kaçınılmaz olacaktır.
Bence filmin son ya da ondan bir kaç sahne önceki sahnesinde Paul Walker' ın ÖLDÜĞÜ senaryoyu şak diye gözümüzün önüne koyabilirler.Bu ihtimal düşünülünce insanların sinemalara akın edeceği şüphesiz. 

Benim bile.

Tarih :3/12/2013
Saat :03/08

27 Nisan 2013 Cumartesi

27 Nisan 1992

Merhaba moruk dünün ardından gene geldim ben. Anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki keşke takip edilme kaygım olmasa ve ben herşeyi okuyanlarla paylaşabilsem. Ama ama maalesef konuşamıyorum.

  Bugün benim doğum günüm moruk. Çok önemli olan, sabır taşı olan, dert deryası haline gelmiş olan benim doğum günüm. 21 yaşıma girdim. Geçen 20 yıl bana hiçbi bok vermemiş olsa da kendime göre hayallerim hırslarım, ütopyalarım ve ben bunu yapacağım dediğim şeylerim var. Onların üstüne giderek belki de mutluluğu yakalayacağım bu hayatta.

  20. yaşım çok boktan geçti dostlarım. O kadar alengirli o kadar çok sorun yaşadım ki geçen sene doğum günümle bugün arasında. bi sürü aksilik, aksaklık, sorun... Bi ara hayatım bunların üzerine kuruluydu. O kadar alışmıştım ki o sorunlarımla birlikte yaşamımı sürdürmeye. Artık hayat bana ne verdiyse onu kabullenmek zorundaydım.Hayat hep beni kandırmak için küçücük şeyler verdi bana ben mutluymuşum gibi hissedeyim diye. Aştım artık birazını en azından. Aşacağım da. Artık hiçbi zaman olmadığı kadar kendimi düşünmemin zamanı geldi. Artık mutluluğun zamanı geldi.

  Görüşürüz moruk kendinize iyi bakın...

26 Nisan 2013 Cuma

Anılar...

Merhaba mübarek.Nasılsın?
  Beni sorma amınakoyim ben gene triplerdeyim. Her ne kadar Şakirt ev abisi moduyla başlamış olsam da yazıya, yazı öyle devam etmeyecek.

  Zor günler vardır ya moruk? Hani çevren de ki tüm arkadaşların yok olur köşesine çekilir. Sende onlardan medet umarsın. öyle bi durumdayım.

  Hep özlerdim eskileri. Anılarım vardı benim. Belki çok caf caflı değiller di ama, onlara tekrar ulaşabilmek için herşeyimi verirdim. Çocukluğum vardı hiç hayatın umrumda olmadığı. Tek derdim daha çok oyun oynamaktı o zaman ki arkadaşlarımla. Ancak lise dönemiyle beraber gelen bazı düşünce akımlarım ve ütopyalarım beni sürükleye sürükleye bu kadar derdin olduğu bi duruma soktu. Hayat işte demek kolay geliyor bazen. Kolay geçtiği dönemler vardır ya ? hani  şu sevdiğin insanlarla birlikte vakit geçirdiğin. Ha işte onlar kolay geçirdiğimiz dönemlerden di. işte onları arıyorum bazen. samimiyetsiz dostluklar abilikler ablalıklar istemiyorum. samimi olsunlar istiyorum. arkamdan iş çevirmesinler istiyorum. anılarına benim kadar onlar da saygı duysunlar istiyorum... belki çok şey istiyorum ama hepsi kolay gelen içgüdülerden... sadece bunları istiyorum. olmayıversin benim aşk hayatımda birileri. sadece şimdiye kadar hakettiğim  mutluluğa ulaşmak istiyorum.

  Eskiye dönebilme konusu herkesin içinden geçmiştir. Ama ben bunu yapabiliyor olmak için herşeyimi verirdim bunun için. Çünkü o kadar doluyum ki; anılarımla.. O kadar saf anılarım o kadar unutulmaz anılarım var ki keşke diyorum işte o an da  ki kadar mutlu ve dertsiz olabilseydim. Keşke birşeylerden bu kadar medet ummamış olsaydım. Keşke bütün alıp götüren şarkılar hiç olmamış olsaydı ki onlar da kendimi aramasaydım. Keşke... Keşke hiç şunu yapmasaydım. pişman mıyım eskilerden? Tabiki de hayır ama özlüyor be insan o lisenin toz pembe yıllarını... Okul tuvaletinde sigara içen gencin dramını bile özletiyor hayat. Keşke bu amınakodumun acılarını yaşatacak kadar büyük işlerin içine girmeseydim. bok var dı sanki. şu anda belki de benim yüzümden insanların başına birşeyler geliyor. Bazen derim ki kendi kendime; ben de neden diğer insanlar gibi hiçbirşeyi takmamayı başaramıyorum. Gerçekten art niyet aramayın. ben olamadım hiç öyle. hep birşeyleri düşünüp çözmem gerektiğini ve bu konu da hep insanların medet beklediğini düşündüm. kendimi attım konuların ortasına. Bu arada yarın 27 nisan benim doğum günüm. 21 olacam inşallah. 17 yaşında başladım düşünmeye... Ve yaşım 21 hala düşünüyorum. Hala kendim için olmasa bile iyi olmalarını istediğim insanlar için düşünüyorum. Ve yemin ederim ki kendimi hiç bu kadar ele alma fırsatım olmadı. belki olsaydı şu anda bunları yazıyor olmazdım. mutlu olurdum.

  Samimiyeti tam bulursun ve öyle bir yerde yok olur ki sanki hiç yokmuş gibi davranır insanlar. Sanki hiç birlikte yaşanmış anınız yok. Ve o kadar şerefsiz olabilir ki insanoğlu... Üniversite yıllarım çok yıprattı moruk. İnsanların başka hiçbir yerde göremeyeceğimi düşündüğüm yüzlerini gördüm. Ve ben bunları gördükçe soğudum insanlardan. Bir takım egolarının peşimden koşturup duran insancıklar dan olmayın. Fikirlerinizi savunun. Geçmişinize önem veriyorsanız hiç zorlanmadan aşabileceksiniz bunları. Ders anlatma moduna girdiğim için özür dilerim.

 İşte böyle moruk hayat bizi 21 yıl sürükledi anlayacağın. Bizde çok mutluymuş gibi, yaşamaya devam edebilmek için elimizden geleni yapıyoruz.

  İşte böyle kankam. Hayat bu nereye ne kadar verir nereden ne kadar alır karar veremezsin.'' bazen hızlı bazen yavaş yaşıyacaksın'' bi arkadaşımın tabiriyle. Bu arada kafanızı şişirdiğim için de özür dilerim. Tekrar görüşmemiz dileğiyle....

21 Mart 2013 Perşembe

Sevgi...

Meraba moruk. Bugün dilimin döndüğünce sana sevgi ve aşk gibi kavramlardan bahsedeceğim. Yanlız öyle çiçek, böcek bilmem ney filan yapmayacağım. Çünkü o kadar toz pembe değil ne yazık ki.

 Ulan isan işte bu. Çeşitli duygular barındırıyor biyerlerinde. Bunlardan bi tanesi belki de en göreceli olan aşk ya da sevgidir. Aslında kanımca çok ayrı kavramlardır bu iki duygu. Sevgi karşılıksızdır gözümde ama aşk öyle değildir. Düşünsene sevgiline çok aşıksın ama karşıdaki artık eskisi kadar sevmiyor. Ne kadar devam edebilir ki aşk? Edemez. Çünkü aşk kavramı karşılıklıdır. Belki benim düşüncemin tam olarak karşısında görüş belirten insanlar olabilir. Ama burası benim mekanım. Bunlar da benim düşüncelerim.

 Her neyse...

  Sevgi çok daha kapsamlı olup, karşılıksızdır. Annenin çocuğuna duyduğu sevgi gibi bir şey. İlla kan bağının olmasına gerek yoktur. Karşı cinsten birisi öyle bir çıkar ki karşına... İşte ama bu duygu daha gaddardır. Aşk biter ama bu bitmez. Karşıda ki seni sevmediğini bile söylese onun dünya' da nefes alması bile mutlu eder insanı yer yer. Ama acısı da büyüktür. Bitmediğinden... Aslında anlatmak isteyeceğim en son düşüncelerimden birini anlatıyorum. Gizlidir genelde bende bu duygular.

 Hani hep filmlerde görürüz ya; Eski bir kütüphane ve yıllardır raftan çıkmamış bi kitap üzeri üflenen... İşte bu duygular da bende böyle oldu. yıllardır Gizlemek zorunda kaldığım duygularım da oldu. Çektiğim acı yüzünden kendimi öldürmek istediğim duygularımda ve duvarlar arasında bana hapis yaşatıp ömrümden ömür alan duygularımda. Ama hala dimdik insan rolündeyim. Bana biçilen rol buydu. Ağlayıp zırlamakla anlatamadığım gibi dik durduğumda da anlatamadım hayatımın akışını değiştirecek insanlara.

  Yanında saf mutluluğu hissettiğiniz insanlar oldu mu hiç ? Neyse...

  Bazen düşünüyorumda beynimin o tozlu raflarından hiç çıkmaması gereken şeyleri çıkartmak bana acıdan başka bişey vermeyecek... Kendinize iyi bakın...